Sayın Cumhurbaşkanımızın 23 Nisan 2014 tarihli taziye mesajında belirtildiği gibi, Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi yaşadıkları acıları paylaşmak tabiatıyla bir insanlık vazifesidir. Ancak bu acıları, evrensel değerleri göz ardı ederek ve uluslararası hukuku çarpıtarak, siyasi amaçlarla ve Türkiye karşıtlığı için istismar etmek kesinlikle kabul edilemez.
Avrupa Parlamentosu, Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm İmparatorluk halkı için trajik olan bir dönemine yönelik ayrımcılık yapan ve tek taraflı yaklaşımını, 15 Nisan 2015 tarihinde kabul ettiği kararla ne yazık ki bir kez daha ortaya koymuştur. Karar, hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi, tarihi gerçeklikten de kopuk niteliktedir.
“Soykırım”, her olaya kullanılabilecek jenerik bir terim değildir. Uluslararası hukukta açıkça tanımlanmış ve ispat koşullarına tabi tutulmuş ağır bir suçtur. 1915 olaylarının “soykırım” olduğuna dair hukuki bir karar olmadığı gibi, genel bir konsensüs de bulunmamaktadır. Ayrıca, 1915 olayları Türkiye’de tabu değil, özgürce ve açıkça tartışılan bir konudur. Bu husus, AB 2014 Türkiye İlerleme Raporu’nda da açıkça kaydedilmiştir.
Aynı yaklaşımı, Ermeni tarafından da bekliyoruz. Ancak, ne yazık ki Ermeni gruplar, konuyla ilgili hukuken ve akademik düzeyde konsensüsün bulunmayışı nedeniyle, siyasi platformları hedef alarak kendi tezleri için destek aramaktadırlar.
Keza, Ermeni Hükümeti’nin 2009 Protokollerini Parlamento gündeminden geri çekme kararı, Ermenistan’ın Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme arzusunda olmadığını teyit eden son adım olmuştur. Avrupa Parlamentosu’nun kabul ettiği kararda bu olguya yer vermemiş olması, bu konuda ne derece tarafgir olduğunun bir diğer somut göstergesidir.
Avrupa Parlamentosu’nun bu sorunlu yaklaşımı, Türkiye-AB ilişkilerini zedelemiştir. Ayrıca Türkiye ile Ermenistan arasındaki meselenin çözümünü sekteye uğrattığı da tarihle sabittir.
Avrupa Parlamentosu 1987 yılından beri bu meseleyi suiistimal etmektedir. Gelinen noktada açıkça görüldüğü üzere, bu yöndeki “çabalar”, ne Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin ilerlemesine, ne de Türkiye ile Avrupa Parlamentosu ilişkilerine fayda sağlamıştır. Maalesef, Avrupa Parlamentosu şuursuz bir biçimde bu beyhude “çabalarında” ısrar etmeye devam etmektedir.
Tarihe tek taraflı bakışın, evrensel insani değerler ve uluslararası hukuk hilafına tescil ettirilmesine yönelik girişimlerin kabul edilmesi mümkün değildir. Avrupa Parlamentosu’nun bu kararı Türkiye ve Türk milleti için yok hükmündedir. Bu karar Avrupa Parlamentosunun itibar ve güvenilirliğini bir kez daha lekelemiş, parlamentoyu gayrı ciddi bir konuma sokmuştur.
Avrupa Parlamentosu’nun 1915 olayları konusunda sergilediği bu ayrımcı ve tek yanlı yaklaşımın altında, varoluş nedenini teşkil eden değerlerle uyuşmayan, “dinsel” ve “kültürel” bağnazlık yatmaktadır.
Her bakımdan eşine az rastlanır “tutarsızlıktaki” bu metni ciddiye almıyor ve aynen iade ediyoruz.
Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen karara destek veren siyasetçileri, nefret, kin ve çatışma kültürünü besleyenlerle kurdukları ortaklık sebebiyle kınıyorum.
Türkiye, bu tür önyargılı, bağnaz ve tarafgir girişimlere rağmen, Türkler ve Ermenilerin ortak tarihlerini adil ve açık görüşlülükle diyalog halinde ele almaları için üzerine düşeni yapmaya geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edecektir.
rn